19 Ocak 2008 Cumartesi

Istanbul'un yeşil alan durumu

Istanbul'un yeşil alan durumu
İstanbul gibi deprem riski taşıyan kentlerde yeşil alanların önemi artar. 17 Ağustos'tan sonra evlere girmekten çekinen halk, yeşil alanlara sığındı. Her mahallede bir deprem parkı olmalı

Türkiye'deki geleneksel planlama anlayışında hızlı ve düzensiz kentleşme, çarpık yapılaşma, altyapı eksikliği, devamlı göç ve benzeri kavramlardan dolayı; yeşil alanlar kentleşme süreçlerinin planlama beklenti ve hedeflerinden bağımsız gelişmektedir. Türkiye'nin içinde bulunduğu sosyal ve kültürel gerçekler ve bunların doğurduğu kaçak yapılaşma, her şeyden çok eklektik oluşumların belirlediği bir kent dokusu yaratmaktadır.
Birçok yerleşim için geçerli olan bu tipleşmiş kent dokusu, yeşil alanların yetersiz kalmasına, tasarım standartları açısından çağdaş kentsel yaşamın beklentilerini karşılamayan yeşil alanların oluşumuna neden olmaktadır.

Felaketin gösterdiği

Deprem, 17 Ağustos 1999 ve sonrasında ülkemizin, özelliklede İstanbul'un gündemine girdi. İstanbul'daki yeşil alan dağılımının gelişigüzel olduğu, etki alanları yönünden de bir dengesizliğin bulunduğu ortaya çıktı. Çünkü deprem sonrasında sokaklara dökülen ve günlerce evlerine girmeye cesaret edemeyen İstanbul halkı gidebileceği yeşil alanları bulmakta ciddi sorun yaşamıştır.
Türkiye'de kentsel Peyzaj planlamasında ve kent planlamasında yeşil alan sisteminin standartlara uygun olarak planlanması ve imar planlarında düzenli yapıya kavuşturulmasının sağlanması önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Kentsel alanlara ait veri eksiklikleri sağlıklı bir planlamayı engellemektedir. Yeterli veri sağlandığında coğrafi bilgi sistemleri ile hızlı ve sağlıklı bir analiz yapılması mümkün olabilmektedir. Bu araştırmada İstanbul gibi metropoliten ölçekli bir kentte bu analiz gerçekleştirilebilmiştir.
Kent düzeyinde yeşil alan envanterine bakıldığı zaman; 1975'te 2,3 m2/kişi (kişi başına düşen metrekare) olan yeşil alan miktarının 1980'de 2,2 m2/kişi, 1985'te 1,1 m2/kişi, 1990'de 1,2 m2/kişi, 1995'te 1,5 m2/kişi, 2000'de ise 1,9 m2/kişi olduğu görülür.
2000 itibarıyla İstanbul kenti yeşil alan durumunu yeşil alan tipleri açısından inceleyecek olursak; 9 milyon 246 bin 565 olan İstanbul nüfusuna aktif yeşil alan olarak 1721 ha, pasif yeşil alan olarak ise 2911 ha, toplam 4632 ha yeşil alan düşmektedir. Buradan da kişi başına 1,9 m2 aktif yeşil alan, 3,1 m2 pasif yeşil alan toplam 5 m2 yeşil alan düşmektedir. Bu değerlerden anlaşıldığı gibi İstanbul'da mevcut aktif ve pasif yeşil alanların kişi başına düşen miktarları, belirtilen yeşil alan standartlarına uymamakta, hatta bu orana erişememektedir.

İhtiyaçlar, gerçekler

Bakanlığın önerdiği 10 m2 aktif yeşil alan miktarının yeşil alan tiplerine dağılımları sonucu; kişi başına 1,5 m2 çocuk oyun alanı standardından hareketle İstanbul'da 13 milyon 869 bin 845 m2 çocuk oyun alanı olması gerekmektedir. Buna göre İstanbul'da 1,48 m2/kişi standart eksiği ve 13 milyon 684 bin 915 m2'lik çocuk oyun alanı açığı ortaya çıkar.
İstanbul'da 3 m2/kişilik standartdan 27 milyon 739 bin 695 m2 spor alanı olması gerekirken 180 bin 55 m2 olan 50 adet açık spor alanı ve 364 bin 950 m2 olan 10 adet semt stadı bulunmaktadır. Buna göre 2,95 m2/
kişi standart eksiği ve 27 milyon 277 bin 365 m2 spor alanı açığı ortaya çıkmaktadır.
İstanbul'da mahalle parkları toplamı 1282 adet olup 9 milyon 965 m2 alana sahiptirler.
2 m2/kişi standardından hareketle 18 milyon 493 bin 130 m2 mahalle parkı alanı olması gerekmektedir. Buna göre İstanbul'da 9 milyon 246 bin 565 m2'lik mahalle parkı alanı açığı vardır. İstanbul'da altı adet şehir parkı
4 milyon 891 bin m2 alanı kaplamaktadır.
İmar ve İskân Bakanlığı standartlarına göre kişi başına 3,5 m2 hesabıyla 32 milyon 362 bin 975 m2'lik şehir parkı alanı gerekmektedir.
İstanbul kentinde rekreasyon amaçlı aktif olarak kullanılan yeşil alan grubundaki koru, orman, çayır, fidanlık ve mesire alanları toplam 2 milyon 506 bin 500 m2 alanı kaplamaktadır. Buna göre İstanbul kentinde 2,7 m2/kişi standart ve 24 milyon 965 bin 475 m2 şehir parkı ve aktif kullanılan koru, orman ve çayır alanı açığı ortaya çıkmaktadır.
İmar ve İskân bakanlığı normlarına göre İstanbul kentinde 75 milyon 174 bin 320 m2 yeşil alan açığı ortaya çıkmıştır. Bu alan açığı da mevcut yeşil alanın 4 katı kadardır.

ABD ve Avrupa kentleri

Bakanlığın yeşil alan normlarını Amerika ve Avrupa kentleri normlarıyla karşılaştırdığımız zaman, Türkiye'de 10 m2/kişi olan yeşil alan normunun ABD'de 77-84, Amsterdam'da 45,5, Stckholm'de 87,5, Roma'da 45,3, İngiltere'de 78, Fransa'da 35,7 m2/ kişi olduğu görülür.
Bu değerlere bakıldığı zaman İmar Bakanlığı normunun yabancı normlardan daha dar kapsamda ele alındığı görülmektedir.
Amerika ve Avrupa yeşil alan normları oluşturulurken; bütün kent yapısı, bir düşünce bütünlüğü ile ele alınmıştır. Kentsel doku içerisinde; çocuk oyun alanı, spor alanı ve park işlevini gören yeşil alanlar; kentsel dokunun dışında yer alan 'yeşil kuşak zonları' ele alınmıştır. Nüfus büyüklüğüne göre değişen yeşil alan norm sistemi uygulanmıştır. Türkiye'de ise nüfus büyüklüğüne göre değişen yeşil alan norm sistemi uygulanmamaktadır.

Deprem öncesi ve sonrası

Kentsel Peyzaj planlamasının ve kent planlamasının bir parçası olan yeşil alanların deprem öncesi ve sonrası kullanım ve dönüşümü ile kentsel anlamda baskın ve belirleyici bir işlev üstlenebilmesi için, yeşil alanların planlama ölçeğinden başlayan bir tasarım girdisi
olarak ele alınması gerekmektedir. Deprem öncesi ekolojik, fiziksel ve ekonomik işlevleri ile insan sağlığı ve yaşama mekânı arasında kurulacak organik bağda önemli role sahip olan yeşil alanlar deprem sonrası ortamlarda ise fiziksel yapılaşmanın yerini ve rolünü üstlenmekte, olağan kulanımlarından farklı işlevler barındırmaktadır. Yapılan araştırmada İstanbul kentinde mevcut yeşil alanların alansal ve sayısal açıdan yetersiz olduğu ortaya çıkmıştır. Ancak İstanbul yeşil alan durumuna sadece nüfus alan ilişkisi olarak bakmamak gerek.
Bu alanların kent yerleşim dokusu içerisindeki konumlarına ve dağılımlarına bakmak gereklidir. İstanbul kentinde kişi başına düşen en fazla aktif yeşil alanın 10,5 m2/kişi ile Eminönü, 9,1 m2/kişi ile Bakırköy, 6,7 m2/kişi ile Kâğıthane, 6,5 m2/kişi ile Beykoz, 5,5 m2/kişi ile Beşiktaş ilçesinde; en azı ise 0,1 m2/kişi ile Esenler ilçesinde yer almaktadır.

Halka açılmayan yerler

Toplam yeşil alanlar açısından bakıldığında, kişi başına en büyük yeşil alan miktarının Sarıyer, Bakırköy ve Beykoz ilçelerinde olduğu görülmektedir. Bu, söz konusu bölgelerdeki halka açılmamış koru, çayırlık, orman ve mezarlık alanlarının fazlalığından kaynaklanır.
Örneğin Belgrad Ormanları: Orman Genel Müdürlüğü'ne bağlı Belgrad Ormanı'nın toplam alanı 5 bin 442 hektardır. Bunun sadece 475 hektarı halka açık. Ne var ki deprem sırasında en çok zarar gören ve en az yeşil alana sahip olan Avcılar, Esenler, Güngören, Bağcılar ilçesi halkının kentin 20 kilometre dışındaki Belgrad ormanlarına gitmesi mümkün değildir.
İstanbul kentinde yeşil alanların dağılımı etki alanları itibarıyla homojen bir dağılım göstermemektedir. Doğal bir sonuç olarak da yeşil alanlar deprem sırası ve sonrasında alternatif kullanımlara olanak verememektedir.
İstanbul kentinde yeşil alanların dağılımının etki alanları itibarıyla homojen bir dağılım göstermemesi nedeniyle; deprem sırası ve sonrasındaki organizasyonların da planlı bir süreklilik göstermemesi sonucu ortaya çıkmıştır. Deprem sırasında en çok zarar gören ve en az yeşil alana sahip olan Avcılar, Esenler, Güngören ve Bağcılar'da yoğun yapılaşma sonucu yeşil alanların yetersiz kaldığı, güvenli araç ve yaya trafiğine olanak vermeyen ve hiyerarjik büyüklük ilişkileri barındırmayan bir doku oluşturduğu görülmüştür.

Düşük fiziksel kalite

Mevcut olan yeşil alanların fiziksel kalitesinin düşük olması, alansal büyüklüklerinin az olması, döşeme malzemelerinin kalitesizliği, yetersiz altyapı servisleri, kent mobilyalarındaki tercihler, bitki türlerinin doğru ve sağlıklı seçilmemesi, yeşil alanların deprem sonrası üstleneceği hizmet olanağını kısıtlamaktadır.
Yeşil alanların gerek donatım ve gerekse nitelik yönünden önemi alansal önemi kadar büyük. Bu nedenle alansal yeşil alan yetersizliğinin, kalitatif açıdan iyileştirilerek kullanım yoğunluğunun artırılması gerekir. Bunun için mevcut aktif yeşil alanlarla, pasif yeşil alanların revizyon çalışmaları yapılarak, kalitatif bakımdan iyileştirilmesinin sonucunda bu alanların kullanım yoğunlukları artırılmalıdır. Belediyeler halkın kullanımına açtıkları, donanım ve nitelik açısından eksik, noksan ve yetersiz alanlardaki düşük yoğunluğu yükseltmek için yeni donanımları devreye sokarak, nitelik iyileştirilmesine gitmeli. Mevcut açık ve yeşil alanların deprem sonrasında ağırlıklı olarak enkaz ve moloz yığılması için depolama alanı olarak kullanılması sonucunda kentsel mekân psikolojik açıdan olumsuz bir siimgesellik kazanmaktadır.


Fonksiyonel hale getirilmeli


Mevcut açık alanların ve yeşil alanların bulunduğu yerler ve büyüklükleri deprem sonrası ortaya çıkan yangın ve benzeri sorunlar için güvenli bir ortam sağlayamayışı nedeniyle zararın ve etkilerin azaltılması işlevi gerçekleşememektedir. Deprem öncesi halkın rekreatif istek ve ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan aktif yeşil alanlar, yeşil alan standartları göz önüne alınarak artırılmalı, deprem sonrası kullanım içinde gerekli donatılar ile fonksiyonel hale getirilerek kullanıma açılmalıdır. Deprem sonrası ihtiyaçlar olarak depremzedelerin başta güvenlik olmak üzere acil ihtiyaçlarının karşılandığı, müdahalelerin yapılabildiği, kentsel servislerin kaydırıldığı yeşil alanlar yaşamın tekrar başladığı yerler olacaktır. İstanbul'da ilk etapta aktif yeşil alanlarının mahalle ölçeğinde ele alınarak, minimum yeşil alan standartları doğrultusunda yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Ardından da alınan kararların uygulanması mevcut yeşil alanlara yansıtılarak aktif yeşil alanların iyileştirilmesi zorunluluk kazanmalıdır.
Her mahallede en az bir adet olmak üzere deprem parkı planlanmalıdır. Deprem parkı deprem sırası ve sonrasında bir helikopter pisti olarak, açık hastane olarak, geçici iskân alanı olarak, tahliye/boşaltma alanı
olarak kullanıma cevap verebilmeli. Ayrıca bu parkın alt kodu malzeme ve gıda temini için depo olarak kullanıma cevap verebilecek şekilde inşa edilmelidir.

Hayati işlevler

Deprem sonrası kurtarma operasyonları, çadırkentlerin kurulması, geçici iskân alanlarının düzenlenmesi gibi çalışmalarda yaşanan sorunlar, deprem sonrası örgütlenmenin ve yeniden yapılanmanın büyük ölçüde şehrin dışına çıkarılması ihtiyacı, yeşil alanların deprem sonrası işlevlerini yerine getirmede yetersiz kaldığını göstermektedir.
17 Ağustos depremi kentsel Peyzaj planlamasında ve kent planlamasında yeşil alanların planlamasını deprem öncesi ve sonrası için yeniden ele almanın gerekliliğini ortaya koymuştur. Yeşil alanlar planlamanın sonuç çıktısı olmak yerine öncelikli girdisi olarak ele alınmak zorundadır.

Kaynak : Aksoy, Y. (2001). İstanbul Kenti Yeşil Alan Durumunun İrdelenmesi, Doktora Tezi, İ.T.Ü Fen Bilimleri Enstitüsü.

Hiç yorum yok: